top of page
icra müdürüm

BORÇLU, İCRA MÜDÜRLÜĞÜNE İTİRAZ EDEREK İCRA TAKİBİNİ DURDURSA DAHİ, İİK'NIN 58 VE 61. MAD. DAYALI OLARAK İCRA MAHKEMESİNDEN TAKİBİN VE ÖDEME EMRİNİN İPTALİNİ TALEP ETMESİNDE HUKUKİ YARARI VARDIR

Güncelleme tarihi: 5 gün önce

YARGITAY 12. Hukuk Dairesi 2024/5102 E. , 2024/9860 K.


"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi


Yukarıda tarih ve numarası yazılı Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın müddeti içinde temyizen tetkiki davalı/alacaklı tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü:


Şikayetçi borçlu aleyhine genel haciz yolu ile başlatılan ilamsız icra takibinde, borçlu vekilinin İcra Mahkemesine başvurusunda, sair şikayetleri ile birlikte takip dayanağı belgelerin ödeme emri ekinde tebliğe çıkarılmadığını ileri sürerek takip talebi ve ödeme emrinin iptalini talep ettiği, mahkemece takibe dayanak belgelerin ödeme emri ekinde tebliğ edilmediği gerekçesi ile şikayetin kısmen kabulüne, ödeme emrinin iptaline karar verildiği, alacaklı tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince, alacaklının istinaf başvurusunun esastan reddine karar verildiği, kararın alacaklı tarafından temyiz edildiği anlaşılmaktadır.


Sair temyiz itirazları yerinde değil ise de;


Bir mahkeme kararının gerekçesi, o davaya konu maddi olguların mahkemece nasıl nitelendirildiğini, kurulan hükmün hangi nedenlere ve hukuksal düzenlemelere dayandırıldığını ortaya koyar; kısaca, maddi olgular ile hüküm arasındaki mantıksal bağlantıyı gösterir. Tarafların, o dava yönünden, hukuk düzenince, hangi nedenle haklı veya haksız görüldüklerini anlayıp değerlendirebilmeleri ve Yargıtay'ın hukuka uygunluk denetimini yapabilmesi için ortada, usulüne uygun şekilde oluşturulmuş, hükmün hangi nedenle o içerik ve kapsamda verildiğini ayrıntılarıyla gösteren, ifadeleri özenle seçilmiş ve kuşkuya yer vermeyecek açıklıkta bir gerekçe bölümünün bulunması zorunludur. Bütün mahkemelerin ve her türlü kararların gerekçeli olarak yazılması gerektiğini öngören Anayasa'nın 141/3. maddesi ve ona koşut bir düzenleme içeren 6100 sayılı HMK'nın 27 ve 297. maddeleri işte bu amacı gerçekleştirmeye yöneliktir.


Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 28.04.2010 gün ve 2010/11-195 E., 238 K. sayılı usulden bozmayı kapsayan ilamının gerekçesinde de vurgulandığı üzere, "Yasa'nın aradığı anlamda oluşturulacak kararların hüküm fıkralarının, açık, anlaşılır, çelişkisiz, uygulanabilir olmasının gerekliliği kadar; kararın gerekçesinin de sonucu ile tam bir uyum içinde, o davaya konu maddi olguların mahkemece nasıl nitelendirildiğini, kurulan hükmün hangi nedenlere ve hukuksal düzenlemelere dayandırıldığını ortaya koyacak; kısaca, maddi olgular ile hüküm arasındaki mantıksal bağlantıyı gösterecek nitelikte olması gerekir."


Nitekim, 07.06.1976 gün ve 3/4-3 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararının gerekçesinde yer alan "Gerekçenin, ilgili bilgi ve belgelerin isabetle takdir edildiğini gösterir biçimde geçerli ve yasal olması aranmalıdır. Gerekçenin bu niteliği, yasa koyucunun amacına uygun olduğu gibi, kararı aydınlatmak, keyfiliği önlemek ve tarafları tatmin etmek niteliği de tartışma götürmez bir gerçektir" şeklindeki açıklama ile de aynı ilkeye vurgu yapılmıştır.


Anılan husus kamu düzeni ile ilgili olup, gözetilmesi yasa ile hakime yükletilmiş bir ödevdir. Aksine düşünce ve uygulama, gerek yargı erki ile hakimin, gerek mahkeme kararlarının her türlü düşünceden uzak, saygın ve güvenilir olması ilkesi ile bağdaşmaz.


Somut olayda, mahkeme kararının gerekçe kısmında “....ödeme emrinin tebliğ işleminin iptaline karar vermek gerekmiş ...” ifadesi bulunduğu halde, hüküm kısmında “ödeme icra emrinin iptaline” karar verilerek kararın gerekçesi ile hüküm kısmı arasında çelişki meydana getirildiği görülmektedir.


Bu durumda mahkemece, kararın gerekçe kısmı ile hüküm fıkrası arasında infazda tereddüt oluşturacak şekilde çelişki oluşturulması başlı başına bozma sebebi olup, anılan çelişki giderilmek suretiyle yeniden hüküm tesisi için İlk Derece Mahkemesi kararının bozulması gerekmiştir.


Öte yandan; borçlu, İcra Müdürlüğüne itiraz ederek icra takibini durdursa dahi, İİK'nın 58 ve 61. maddelerine dayalı olarak İcra Mahkemesinden takibin ve ödeme emrinin iptalini talep etmesinde hukuki yararı vardır.


2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu'nun 58/4. maddesinde; senet, senet yoksa borcun sebebinin, takip talebinde gösterilmesi gerektiği, aynı maddenin 3. fıkrasında da, "alacak belgeye dayanmakta ise, belgenin aslının veya alacaklı yahut mümessili tarafından tasdik edilmiş, borçlu sayısından bir fazla örneğinin takip talebi anında icra dairesine tevdiinin mecburi ” olduğu hususları hüküm altına alınmıştır.

Aynı Kanunun 60. maddesinde ise; ödeme emrinin, alacaklı veya vekilinin banka hesap numarası hariç olmak üzere, 58 inci maddeye göre takip talebine yazılması lazım gelen kayıtları ihtiva edeceği, 61. maddenin ilk fıkrasının ikinci cümlesi uyarınca da; takip belgeye dayanıyorsa, belgenin tasdikli bir örneğinin ödeme emrine bağlanacağı, hükümlerine yer verilmiştir.


Somut olayda, takip talebinde ve ödeme emrinde borcun sebebi olarak çeşitli tarih ve bedelli faturalar gösterildiği ve bu faturaların takip talebi ekinde İcra Müdürlüğüne tevdi edildiği, borçluya tebliğ edilen ödeme emri tebliğ zarfı üzerinde ise, sadece “Örnek 7 Ödeme Emri vardır” ibaresinin yazılı olduğu, bu hali ile borcun sebebi olarak gösterilen dayanak belgenin, ödeme emri ile birlikte borçluya tebliğ edilmediği anlaşılmaktadır.


O halde, mahkemece, yukarıda değinilen yasal düzenlemeler gereğince, ödeme emri tebliğ işleminin iptaline karar verilmesi gerekirken, kararın gerekçe kısmı ile hüküm fıkrası arasında infazda tereddüt oluşturacak şekilde çelişki oluşturularak ödeme emrinin iptali yönünde hüküm tesisi isabetsizdir.


SONUÇ: Alacaklının temyiz isteminin kısmen kabulü ile yukarıda yazılı nedenlerle 5311 sayılı Kanun ile değişik İİK'nın 364/2. maddesinin göndermesiyle uygulanması gereken 6100 sayılı HMK'nın 373/1. maddesi uyarınca, Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesinin 02.04.2024 tarih ve 2024/367 E.-2024/699 K. sayılı kararının (KALDIRILMASINA), Gaziantep 1. İcra Hukuk Mahkemesinin 23.11.2023 tarih ve 2023/277 E. - 2023/484 K. sayılı kararının (BOZULMASINA), peşin alınan harcın istek halinde ilgiliye iadesine, dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin de Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, 26.11.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.

507 görüntüleme0 yorum

Comments


bottom of page